Thursday, June 21, 2012

Şili’de Muhteşem Yılbaşı!


Latin Amerika’da Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (23)

Şili’de Muhteşem Yılbaşı!

Dr. Ulaş Başar Gezgin, 20 Haziran 2012, İquique, Şili

Bu satırları yazarken, Şili çayı boldoyu deniyorum.Yağ içermişim gibi geliyor. Birkaç yudumdan sonra bırakıyorum. Sinir otu çayına (paico/llanten) geçiyorum. Bu çay, içiminde sorun olmayan bir çay...


“Kız Sen İstanbul’un Neresindensin?”

Venezuela hazırlıklarına zaman ayırdıktan sonra, kitapçı amcayı görmeye gidiyorum. İquique Katliamı’nı okuduğumu söylüyorum. Başlıyor anlatmaya. Aslında, sandığımdan da ilginç ayrıntıları varmış. Bu nedenle, bu ağlatıyı başka bir yazıda ayrıca ele almaya karar veriyorum. Amcayla tavuk-patates yerken, kızlardan açılıyor konu. Arjantinli tangocu dayının da dediği gibi, İstanbul’un kızlarının çok güzel olduğunu duymuşmuş. Sırf bunun için İstanbul’a gelmeye değermiş.:) Ben de, ona, Türkiye’de de Latin kızlarının çok güzel olduğunu düşünüp buralara gelmek isteyenlerin olduğunu söylüyorum. Vay be İstanbul, kızların güzelmiş de, kıymetini bilmemişim. :)


Santiago Yolcusu Kalmasın!

Oradan çıkıyorum, sağa sola bakınıyorum. Haritada gösterilen pazarı buluyorum. Terzilerin ağırlıklı olduğu bir pazar bu. İlgimi çekmediğinden, orada fazla durmuyorum. Kumsalda dolaşıyorum. Akşam çökerken, kitapçıya dönüyorum; çünkü buralı bir yazarla yemek yiyeceğiz. Nedense gelmiyor. Zaman da varken, Santiago biletimi almaya gidiyorum. Benden sonra gelecekler için ayrıntı veriyorum şimdi: Pullman’dan ağzım yandığından, bu kez Tur Bus’u (‘bus’ olarak okunuyor) deneyeceğim. Gezi rehberlerinde, ikisinden birinin kullanılması öneriliyordu. Bakalım, Tur Bus nasıl... Tur Bus’un terminali, farklı. Daha önce indiğim otobüs terminaline yakın olmakla birlikte, tren garından kalkıyor Tur Bus otobüsleri. Otobüs biletinin ucuzluğu şaşırtıyor beni. Şili’de otobüs, Arjantin’dekinden daha ucuz. 23,5 saatlik yol için, Tur Bus bileti, 21,700 Peso (43 Dolar). Bu, rahatlığına göre en ucuz bilet. Kimi günler ve saatler, daha ucuz/pahalı oluyor. Yani sabit bir bilet tutarı yok (bkz. https://www.turbus.cl ). Üç sınıf koltuk var. Rahat ve bütçe açısından en iyisi, yarım yatan koltuk (semi-cama). Zaten asi kıtada şimdiye kadar yaptığım tüm otobüs yolculuklarında, bu tür koltuğu kullandım. Sorun yok. 22 Haziran Cuma günü, sabah 10:00’da yola çıkıyorum (Şili saati, Türkiye saatinin 7 saat gerisinde). Santiago, bu kadar soğuk olmasa, daha kıyak olacaktı; çünkü henüz tümüyle iyileşmiş değilim, ama olsun. Santiago’da hava kirliliği nedeniyle kentin üstüne çöreklenen dumanın da, sağlığı bozduğunu söylüyor buradakiler. Gideceğiz, göreceğiz... Görevlinin ısrarlı önerisiyle (sağolsun, iyi ki bunu söyledi), otobüsün Pasifik Okyanusu kıyısını gören tarafından alıyorum koltuğu. Bir gün boyunca eşlik edecek bana, Pasifik; Asya’da yıllarca eşlik ettiği gibi...  


Hanımlara Duyurulur!

Oradan, And Dağları Takvimi’ndeki yılbaşı kutlamasını görmek için, Diego Portales Sokağı’na gidiyorum. 20:00’de başlayan kutlamalar, 24:00’e kadar sürüyor Arturo Prat Üniversitesi’nin önünde. Muhteşem bir kutlama! Korteje, 5-10 yaş aralığındaki iki erkek, bir kız öncülük ediyor. Çocukların ellerinde, geleneksel yeni yıl ve gökkuşağı bayrakları var. Arkalarından, birbirlerinden farklı olan çok sayıda bando geliyor. Yerli bandolarında, panflüt ve kamış flüt ağırlığı görülüyor. Önceden izin alınmış bir etkinlik bu. Trafiğe kapatılıyor yol. Ambulans ve polis, hazır bekliyor.

Ara açık gidiyorlar bandocu ve dansçı takımları. Böylece, birbirine karışmamış oluyor müzikler. Kimi erkeklerin çizmelerinde çıngıraklar var. Bunların sesi, dansa eşlik ediyor. Kimi gruplardaki kızların miniminnacık etekleri var. Daha yerli görüntülü olanların ise, etekleri uzun. Yerli giysilerinde, İspanyol etkisi görülüyor; Eduardo Galeano’nun daha önce güncede paylaştığım uyarısını anımsıyorum. Kutlamada, Kuzey Amerika etkisi, sıfır. Harika. 7’den 77’ye katılım var.
Öte yandan, kutlamada hiç Afrikalı yok. Zaten, İquique’de, toplam 5 Afrikalı gördüm 3 günde. Donları bayrak olan dansçıları görüp (ilginç bir ifade oldu değil mi? :) Aha işte, Türkçe’ye Latin Amerika’dan yeni bir deyim kazandırıyorum.) “Şili, o kadar tutucu bir toplum değilmiş demek ki” diyorum. Sokakta sürekli don gösterilen bir dansı, Türkiye erkekleri yaptırmaz karısına, kızına. Burada yok öyle birşey. Maçoluk çok az’mış ayrıca, kitapçı amcanın dediğine göre. Hanımlara duyurulur...  


Keşke Keşke Keşke...

Bu yerli dansları arasında, Şili’nin en önemli etnik sorununu oluşturan Mapuçeleri (Mapuche) arıyor gözüm. Ya göremiyorum ya da görüyorum ama görmüş olduğumu anlayamıyorum. Daha önce yazdığım gibi, ayrı bir yazıyı hak ediyor Mapuçeler. Hükümetle Mapuçeler arasındaki gerilimin sürdüğü şu günlerde, böyle bir yazı, gündeme de uygun olacak. Geçerken, biri, “Aymara mısın sen?” diye soruyor. Çok derin bir soru oldu. “Hepimiz Aymara’yız ya da hiçbirimiz değiliz”... Sonra, Türkiye’deki çirkin, kültürel hiç bir özelliği olmayan yılbaşı kutlamaları geliyor aklıma. Süper toto, piyango, saçmasapan magazin programları, Noel Baba, çam ağacı gibi bir ucubelik çokgeninde, eğlendiğimizi ve batılılaştığımızı sanırken, asıl kutlamayı And Dağları yerlileri yapıyor işte ve onların dostları olan Şilililer, diğer Latin Amerikalılar ve ben. “Keşke” diyorum “Türkiye’de yılbaşları, halkoyunlarıyla kutlansa. Her yıl yeni bir oyun öğrensek. Sokaklarda, burada izlediğim gibi kortej oluştursak. Türkiye’de, her kesiminden insan, o gün kim olduğunu, neci olduğunu unutup yeni yıla dans ederek merhaba dese... Hatta halkların kardeşliği adına, komşu ülkelerin danslarını öğrensek; oynasak her yıl başında...” Keşke keşke keşke...

20:00-24:00 arasında oluyor kutlama. Ondan sonra konser başlıyor. Bolivyalı sanatçılar, bizi coşturuyor. Oradan uzaklaşırken, muhteşem yerli müziklerini duyuyorum uzaktan ve geri dönüyorum. Bu yerli ezgilerini neredeyse 20 yıldır dinliyorum. Onları burada ilk kez canlı dinlemek, gerçek bir yılbaşı armağanı...


İtiraf Ediyorum

Daha sonra, izlediğim danslarla ilgili bilgi topluyorum. Bolivya’nın Potosi kenti kökenli bir kavga dansı olan Tinku var (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=yQDVbz2IPZ4 ). Batı Andlara özgü olan Caporal dansı da, çok etkileyici (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=CxBQe9F9ggY ). Caporal’in birçok çağdaş yorumu bulunmakta (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=5UNeipgqzcU ). Toba dansı da, etkileyici (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=soYkVt5ZzTk ). Bunun dışında, izlediklerim arasında, Andların ve Şili’nin çeşitli bölgelerinden danslar var. Örneğin, Güney Amerika’nın en güneyindeki Tierra Del Fuego yerlilerinin dansları. Karnavala katılan gruplar, Diairo 21 gazetesinde sıralanıyor (bkz. http://www.diario21.cl/noticias/local/317-iquiquenos-festejaron-la-vispera-del-machaq-mara).  
Daha önceki yıllardan görüntüler, Youtube’dan izlenebiliyor (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=9BIHIDVM59M ve http://www.youtube.com/watch?v=bstBp6eNstQ ).

İtiraf ediyorum: Karnavalı tangodan daha çok seviyorum. Karnavalda geleceğe dair umut var; bir çiftten daha ötesine giden.


Mutlu Yıllar Herkese!

Şimdiye kadar yaşadığım en keyifli yılbaşı kutlamasıydı bu. Kutlamayı turist çekmek için yaptıklarını öğrendim. Turistik bir kutlama olsa da, çok keyifli. Ticarileşmiş de değil. Tüm etkinlikler ücretsiz. İnsanlar, sevdikleri için dans ediyorlar. Bizdeki halk oyunları oynayanlar gibiler...

Şili, güvenli bir ortam. Güney Amerika’da en yaşanılır yer. Keşke yabancılara daha açık olsalar ve ücretler bu kadar düşük olmasa. Ama asıl soru şu: Bir gezgin, kendini bir coğrafyaya gömmeli mi... Burada yaşamak, fiziksel olarak birçok ülkenin uzağında olmak anlamına geliyor...

Yeni bir yıla böyle bir şenlikle başlamak, gerçekten iyi geldi... Mutlu yıllar herkese...

Bugünün parçası, İnti İllimani’den gelsin:


Çingene

Flütlerin, ateşlerin anayolunda,
Bir öbek Çingene ve kıvılcım.
Ta baştan sonsuza, yürüyoruz yarına
Işıklı bir kent, karanlıkta.

Evimizdir bizim, toprak,
Ve bulunduğumuz yerdir evimiz.
Sevgiyle kalbimizde
Devam yola, yola, yola.
Zamanıdır Çingene raksının.

Hayal kırıklığının anayolunda,
Aşarak metal ve gözyaşlı kentleri,
Sallantılı yarınlara mı koşuyoruz sonsuza dek
Korku konulu bir senfoni çalınırken.
Evimiz olmazsa toprağımız artık,
Evimiz olmaz o zaman, bulunduğumuz yer de
Ve değildir aşk, bu kollarda.
Yürür mü yaşam o zaman
Zamanıdır Çingene raksının.

Ölüm ve deliliğin anayolunda,
Suya düşecek, imha planları.
Sonsuza dek bağlı olarak yeryüzüne
Ve çocuklarımıza,
Yanıtlıyoruz tutkulu çağrıyı.
Yaşamımızdır bizim, toprağımız.
Kollarımıza gelerek tüm bir aşk,
Devam yola, yola, yola.
Zamanıdır Çingene raksının.

Flütlerin, ateşlerin anayolunda,
Bir öbek Çingene ve kıvılcım.
Şimdi ve sonsuza dek, yürüyoruz yarına
Işıklı bir kent, karanlıkta.

Evimizdir bizim, toprak,
Ve bulunduğumuz yerdir evimiz.
Kalplerimize gelerek tüm bir aşk,
Devam yola, yola, yola.
Zamanıdır Çingene raksının.


Söz: Holly Near, Müzik: Jose Seves
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin, 01.10.2008, Ho Çi Min Kenti, Vietnam
İnti İllimani, ‘Sing to me the Dream’Albümü (1984)


  
Dr. Ulaş Başar Gezgin
Latin Amerika’da Bir Gezgin: http://latinamerikadabirgezgin.blogspot.com/
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas  
Facebook/Yüzdefteri Yazar Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar Gezgin Okurları:  http://www.facebook.com/groups/214939625258670/ 
E-mail: ulasbasar@gmail.com  
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com 
Kendi Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm Yapıtları): 

No comments:

Post a Comment