Latin Amerika’da
Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (23)
Şili’de Muhteşem Yılbaşı!
Dr.
Ulaş Başar Gezgin, 20 Haziran 2012, İquique, Şili
Bu satırları yazarken, Şili çayı boldoyu deniyorum.Yağ
içermişim gibi geliyor. Birkaç yudumdan sonra bırakıyorum. Sinir otu çayına (paico/llanten)
geçiyorum. Bu çay, içiminde sorun olmayan bir çay...
“Kız Sen İstanbul’un Neresindensin?”
Venezuela hazırlıklarına zaman ayırdıktan sonra, kitapçı
amcayı görmeye gidiyorum. İquique Katliamı’nı okuduğumu söylüyorum. Başlıyor
anlatmaya. Aslında, sandığımdan da ilginç ayrıntıları varmış. Bu nedenle, bu
ağlatıyı başka bir yazıda ayrıca ele almaya karar veriyorum. Amcayla
tavuk-patates yerken, kızlardan açılıyor konu. Arjantinli tangocu dayının da dediği
gibi, İstanbul’un kızlarının çok güzel olduğunu duymuşmuş. Sırf bunun için
İstanbul’a gelmeye değermiş.:) Ben de, ona, Türkiye’de de Latin kızlarının çok
güzel olduğunu düşünüp buralara gelmek isteyenlerin olduğunu söylüyorum. Vay be
İstanbul, kızların güzelmiş de, kıymetini bilmemişim. :)
Santiago Yolcusu Kalmasın!
Oradan çıkıyorum, sağa sola bakınıyorum. Haritada
gösterilen pazarı buluyorum. Terzilerin ağırlıklı olduğu bir pazar bu. İlgimi
çekmediğinden, orada fazla durmuyorum. Kumsalda dolaşıyorum. Akşam çökerken,
kitapçıya dönüyorum; çünkü buralı bir yazarla yemek yiyeceğiz. Nedense
gelmiyor. Zaman da varken, Santiago biletimi almaya gidiyorum. Benden sonra
gelecekler için ayrıntı veriyorum şimdi: Pullman’dan ağzım yandığından, bu kez
Tur Bus’u (‘bus’ olarak okunuyor) deneyeceğim. Gezi rehberlerinde, ikisinden
birinin kullanılması öneriliyordu. Bakalım, Tur Bus nasıl... Tur Bus’un
terminali, farklı. Daha önce indiğim otobüs terminaline yakın olmakla birlikte,
tren garından kalkıyor Tur Bus otobüsleri. Otobüs biletinin ucuzluğu şaşırtıyor
beni. Şili’de otobüs, Arjantin’dekinden daha ucuz. 23,5 saatlik yol için, Tur Bus
bileti, 21,700 Peso (43 Dolar). Bu, rahatlığına göre en ucuz bilet. Kimi günler
ve saatler, daha ucuz/pahalı oluyor. Yani sabit bir bilet tutarı yok (bkz. https://www.turbus.cl ). Üç sınıf koltuk var.
Rahat ve bütçe açısından en iyisi, yarım yatan koltuk (semi-cama). Zaten asi
kıtada şimdiye kadar yaptığım tüm otobüs yolculuklarında, bu tür koltuğu
kullandım. Sorun yok. 22 Haziran Cuma günü, sabah 10:00’da yola çıkıyorum (Şili
saati, Türkiye saatinin 7 saat gerisinde). Santiago, bu kadar soğuk olmasa,
daha kıyak olacaktı; çünkü henüz tümüyle iyileşmiş değilim, ama olsun. Santiago’da
hava kirliliği nedeniyle kentin üstüne çöreklenen dumanın da, sağlığı bozduğunu
söylüyor buradakiler. Gideceğiz, göreceğiz... Görevlinin ısrarlı önerisiyle
(sağolsun, iyi ki bunu söyledi), otobüsün Pasifik Okyanusu kıyısını gören tarafından
alıyorum koltuğu. Bir gün boyunca eşlik edecek bana, Pasifik; Asya’da yıllarca
eşlik ettiği gibi...
Hanımlara Duyurulur!
Oradan, And Dağları Takvimi’ndeki yılbaşı kutlamasını
görmek için, Diego Portales Sokağı’na gidiyorum. 20:00’de başlayan kutlamalar,
24:00’e kadar sürüyor Arturo Prat Üniversitesi’nin önünde. Muhteşem bir
kutlama! Korteje,
5-10 yaş aralığındaki iki erkek, bir kız öncülük ediyor. Çocukların ellerinde,
geleneksel yeni yıl ve gökkuşağı bayrakları var. Arkalarından, birbirlerinden
farklı olan çok sayıda bando geliyor. Yerli bandolarında, panflüt ve kamış flüt
ağırlığı görülüyor. Önceden izin alınmış bir etkinlik bu. Trafiğe kapatılıyor
yol. Ambulans ve polis, hazır bekliyor.
Ara açık gidiyorlar bandocu ve dansçı takımları. Böylece,
birbirine karışmamış oluyor müzikler. Kimi erkeklerin çizmelerinde
çıngıraklar var. Bunların sesi, dansa eşlik ediyor. Kimi gruplardaki kızların
miniminnacık etekleri var. Daha yerli görüntülü olanların ise, etekleri uzun. Yerli giysilerinde, İspanyol etkisi görülüyor;
Eduardo Galeano’nun daha önce güncede paylaştığım uyarısını anımsıyorum. Kutlamada,
Kuzey Amerika etkisi, sıfır. Harika. 7’den 77’ye katılım var.
Öte
yandan, kutlamada hiç Afrikalı yok. Zaten, İquique’de, toplam 5 Afrikalı gördüm
3 günde. Donları bayrak olan dansçıları görüp (ilginç bir ifade oldu değil mi?
:) Aha işte, Türkçe’ye Latin Amerika’dan yeni bir deyim kazandırıyorum.) “Şili,
o kadar tutucu bir toplum değilmiş demek ki” diyorum. Sokakta sürekli don gösterilen
bir dansı, Türkiye erkekleri yaptırmaz karısına, kızına. Burada yok öyle
birşey. Maçoluk çok az’mış ayrıca, kitapçı amcanın dediğine göre. Hanımlara
duyurulur...
Keşke Keşke
Keşke...
Bu
yerli dansları arasında, Şili’nin en önemli etnik sorununu oluşturan Mapuçeleri
(Mapuche) arıyor gözüm. Ya göremiyorum ya da görüyorum ama görmüş olduğumu
anlayamıyorum. Daha önce yazdığım gibi, ayrı bir yazıyı hak ediyor Mapuçeler. Hükümetle
Mapuçeler arasındaki gerilimin sürdüğü şu günlerde, böyle bir yazı, gündeme de
uygun olacak. Geçerken, biri, “Aymara mısın sen?” diye soruyor. Çok derin bir
soru oldu. “Hepimiz Aymara’yız ya da hiçbirimiz değiliz”... Sonra, Türkiye’deki
çirkin, kültürel hiç bir özelliği olmayan yılbaşı kutlamaları geliyor aklıma.
Süper toto, piyango, saçmasapan magazin programları, Noel Baba, çam ağacı gibi
bir ucubelik çokgeninde, eğlendiğimizi ve batılılaştığımızı sanırken, asıl
kutlamayı And Dağları yerlileri yapıyor işte ve onların dostları olan Şilililer,
diğer Latin Amerikalılar ve ben. “Keşke” diyorum “Türkiye’de yılbaşları,
halkoyunlarıyla kutlansa. Her yıl yeni bir oyun öğrensek. Sokaklarda, burada
izlediğim gibi kortej oluştursak. Türkiye’de, her kesiminden insan, o gün kim
olduğunu, neci olduğunu unutup yeni yıla dans ederek merhaba dese... Hatta
halkların kardeşliği adına, komşu ülkelerin danslarını öğrensek; oynasak her
yıl başında...” Keşke keşke keşke...
20:00-24:00
arasında oluyor kutlama. Ondan sonra konser başlıyor. Bolivyalı sanatçılar,
bizi coşturuyor. Oradan uzaklaşırken, muhteşem yerli müziklerini duyuyorum
uzaktan ve geri dönüyorum. Bu yerli ezgilerini neredeyse 20 yıldır dinliyorum.
Onları burada ilk kez canlı dinlemek, gerçek bir yılbaşı armağanı...
İtiraf Ediyorum
Daha
sonra, izlediğim danslarla ilgili bilgi topluyorum. Bolivya’nın Potosi kenti
kökenli bir kavga dansı olan Tinku var (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=yQDVbz2IPZ4
). Batı Andlara özgü olan Caporal dansı da, çok etkileyici (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=CxBQe9F9ggY
). Caporal’in birçok çağdaş yorumu bulunmakta (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=5UNeipgqzcU
). Toba dansı da, etkileyici (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=soYkVt5ZzTk
). Bunun dışında, izlediklerim arasında, Andların ve Şili’nin çeşitli
bölgelerinden danslar var. Örneğin, Güney Amerika’nın en güneyindeki Tierra Del
Fuego yerlilerinin dansları. Karnavala katılan gruplar, Diairo 21 gazetesinde
sıralanıyor (bkz. http://www.diario21.cl/noticias/local/317-iquiquenos-festejaron-la-vispera-del-machaq-mara).
Daha
önceki yıllardan görüntüler, Youtube’dan izlenebiliyor (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=9BIHIDVM59M
ve http://www.youtube.com/watch?v=bstBp6eNstQ
).
İtiraf
ediyorum: Karnavalı tangodan daha çok seviyorum. Karnavalda geleceğe dair umut
var; bir çiftten daha ötesine giden.
Mutlu Yıllar
Herkese!
Şimdiye
kadar yaşadığım en keyifli yılbaşı kutlamasıydı bu. Kutlamayı turist çekmek
için yaptıklarını öğrendim. Turistik bir kutlama olsa da, çok keyifli.
Ticarileşmiş de değil. Tüm etkinlikler ücretsiz. İnsanlar, sevdikleri için dans
ediyorlar. Bizdeki halk oyunları oynayanlar gibiler...
Şili,
güvenli bir ortam. Güney Amerika’da en yaşanılır yer. Keşke yabancılara daha
açık olsalar ve ücretler bu kadar düşük olmasa. Ama asıl soru şu: Bir gezgin,
kendini bir coğrafyaya gömmeli mi... Burada yaşamak, fiziksel olarak birçok
ülkenin uzağında olmak anlamına geliyor...
Yeni
bir yıla böyle bir şenlikle başlamak, gerçekten iyi geldi... Mutlu yıllar
herkese...
Bugünün
parçası, İnti İllimani’den gelsin:
Çingene
Flütlerin,
ateşlerin anayolunda,
Bir
öbek Çingene ve kıvılcım.
Ta
baştan sonsuza, yürüyoruz yarına
Işıklı
bir kent, karanlıkta.
Evimizdir
bizim, toprak,
Ve
bulunduğumuz yerdir evimiz.
Sevgiyle
kalbimizde
Devam
yola, yola, yola.
Zamanıdır
Çingene raksının.
Hayal
kırıklığının anayolunda,
Aşarak
metal ve gözyaşlı kentleri,
Sallantılı
yarınlara mı koşuyoruz sonsuza dek
Korku
konulu bir senfoni çalınırken.
Evimiz
olmazsa toprağımız artık,
Evimiz
olmaz o zaman, bulunduğumuz yer de
Ve
değildir aşk, bu kollarda.
Yürür
mü yaşam o zaman
Zamanıdır
Çingene raksının.
Ölüm
ve deliliğin anayolunda,
Suya
düşecek, imha planları.
Sonsuza
dek bağlı olarak yeryüzüne
Ve
çocuklarımıza,
Yanıtlıyoruz
tutkulu çağrıyı.
Yaşamımızdır
bizim, toprağımız.
Kollarımıza
gelerek tüm bir aşk,
Devam
yola, yola, yola.
Zamanıdır
Çingene raksının.
Flütlerin,
ateşlerin anayolunda,
Bir
öbek Çingene ve kıvılcım.
Şimdi
ve sonsuza dek, yürüyoruz yarına
Işıklı
bir kent, karanlıkta.
Evimizdir
bizim, toprak,
Ve
bulunduğumuz yerdir evimiz.
Kalplerimize
gelerek tüm bir aşk,
Devam
yola, yola, yola.
Zamanıdır
Çingene raksının.
Şuradan
dinlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=OeAiHHgHr9E
Söz:
Holly Near, Müzik: Jose Seves
Çeviren:
Ulaş Başar Gezgin, 01.10.2008, Ho Çi Min Kenti, Vietnam
İnti
İllimani, ‘Sing to me the Dream’Albümü (1984)
Dr.
Ulaş Başar Gezgin
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas
Facebook/Yüzdefteri Yazar
Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar
Gezgin Okurları: http://www.facebook.com/groups/214939625258670/
Twitter:http://twitter.com/#!/gezginulas
E-mail: ulasbasar@gmail.com
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com
Kendi
Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm
Yapıtları):
No comments:
Post a Comment