Latin Amerika’da
Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (12)
Arjantin’de Beşinci Gün
Dr.
Ulaş Başar Gezgin, 9 Haziran 2012, Buenos Aires
Bugün, Belgrano Caddesi’ne gittim. Belgrano, metroda 5.
Hat’ta. Gerçi, yürünerek de gidilebilir. Mayıs Meydanı yakınındaki Peru Caddesi
dolaylarında. Belgrano Caddesi, adını, Mayıs Meydanı’nda da heykeli bulunan Manuel
Belgrano’dan (1770-1820) alıyor. Rastgele daldım sağa sola; Moreno, Venezuela,
Meksika, Şili adlı sokaklara. Bağımsızlık Caddesi’ne (Avenida de Independencia)
geliyorum. Onu geçip 9 Temmuz Caddesi’nden devam edince, karşıma 25 Mayıs
Otobanı çıkıyor. Sağda, tarihi çocuk hastanesini görüyorum: Hospital General de
Niños "Pedro de Elizalde" (http://www.elizalde.gov.ar/
). Kapısında hasta çocuklar görüyorum elbette; kolu alçıda bir çocuk ve diğerleri.
Çok güzel bir yapısı var. İnsan, böyle bir yapıda birazcık kalsa iyileşir
zaten. Daha sonra, 1779 doğumlu hastanenin Kuzey ve Güney Amerika’daki ilk
çocuk hastanesi olduğunu öğreniyorum. Hastaneyi geçip Manuel Montes de Oca
Caddesi’nin sonuna kadar yürüyorum. Cadde, eski bakanın adını taşıyor. Kolombiya
Meydanı var yol üstünde. Sonuna kadar gidip aynı yolu gerisin geri tepiyorum.
Anayasa Meydanı
İşte
9 Temmuz Caddesi’ndeyim yine. Çocuk hastanesinden karşıya geçiyorum. Burası,
Anayasa Meydanı (Plaza Constitución). Birçok Latin Amerika ülkesinde (örneğin
Meksika ve Uruguay), aynı adlı meydan var. Buradaki Anayasa Tren Garı, oldukça
büyük; içeride 14 hat var. Gar yapısı, 100 yıllık hoş bir yapı. Meydan,
mahalle, gar ve pazar, adını Arjantin’in 1856 Anayasası’ndan alıyor. Meydanda üç
heykel var. İkisi, Arjantinlilerin; diğeri ise, Venezuela’nın özgürleştiricisi
olarak kabul edilen ve Venezuela’nın 3 kez devlet başkanlığını yapmış asker
José
Antonio Páez’in (1790-1873).
Bolivya Selamı
Oradan
9 Temmuz’a geri dönüş. Yol üstünde Lima ve Cochabamba adlı sokakları geçiyorum.
San Juan Caddesi de yol üstünde. Köşede bir üniversite var: Universidad
Argentina de la Empresa (http://www.uade.edu.ar/
). Bağımsızlık Caddesi boyunca yürüyüp San Jose Sokağı’ndan sağa sapıyorum.
Beni bir sürpriz bekliyor: Haritalarda bile görülemeyen küçük bir park/meydan
görüyorum, yapılar arasında sıkışmış kalmış olan (Plaza Montserrat). Beni müzik
sürüklüyor oraya: 3 müzisyen, Bolivya müziği provası yapıyor. Herbirinin bir
elinde süslü püslü tokmaklı bir davul ve diğer elinde pan flüt (And flütleri).
Öyle bir çalıyorlar ki; insan, nerede olduğunu unutuyor. Sanki Bolivya’da,
4,000 metre yükseklikteki köylerdeyiz şu an. Çok alışık kulağım, bu türkülere.
İlk kez, lise yıllarında, özgün müzik yayını yapan bir radyonun tanıtım müziği
olarak çalınmışlardı kulağıma. Bu, ‘Longuita’ idi (http://www.youtube.com/watch?v=C4UpDzDaUnw
). Çok severdim bu parçayı; Türkçe söz yazmıştım bunun için. İşte yıllar sonra,
aynı tını var kulaklarımda. Bolivya için, ‘gerçek Latin Amerika’ denir; ancak,
Latin’lik, sömürgeci kültürü olduğuna göre; en Latin Amerika, Arjantin ve
Brezilya, ve en az Latin de, Bolivya ve Peru olmalı. Güney Amerika’nın Tibeti
olarak anılan Bolivya’yı görmek ve türkü-barlarında müzik dinlemek için
sabırsızlanıyorum. Arjantin, baydı.
Parkta
3 köpek var. Bunlar, atık kağıt toplayıcı dayıların ve teyzelerin köpekleri. Bu
nasıl sevgidir ki, bu üstü başı darmadağın olan insanlar, köpeklerine hırka
giydirmişler. Kendi üstlerinde hırka yok oysa. Havaya atıyorlar pet şişeleri; havada
kapıyor köpekler. Yanda, yığılmış bir sürü atık kağıt. Bambaşka bir Arjantin
burası gerçekten. Karşıda ise, ip atlıyor çocuklar; kaydıraktan kayıyor,
salıncağa biniyorlar. Bisikletli bir küçük de var aralarında. Mızmızlanmalarını
ve oyun çığlıklarını dinliyorum. Arjantin’in gerçek sokak sesleri burada...
Özgürleştiricinin
Yolunda
Yola
devam... San Jose’den Mayıs Caddesi’ne varınca; artık, yolun adı değişiyor; ‘Uruguay’
oluyor. Yol boyunca giderken, Santa Fe Caddesi’ne giriyorum. Oradan ara
sokaklardayım yine, Özgürlük Caddesi çevresinde. Limana doğru gidiyorum. Liman,
Buenos Aires’in tarihindeki önemini pek fazla koruyabilmiş değil; çünkü eskiden
deniz, Buenos Aires’e Avrupa’dan ulaşımın tek yoluydu. Sömürgecilerin de
göçmenlerin de Buenos Aires macerası, burada başlıyordu. Zaten Buenos Aires,
1580’de, bir liman yerleşimi olarak kurulmuş. Yol üstünde, Brezilya
Büyükelçiliği ve muhteşem bir yapıya sahip Fransız Büyükelçiliği var. İşte,
deniz kokusunu almaya başladım (ya da almadım ama almış gibi oldum). Artık,
limana koşut giden Özgürleştirici Caddesi’ndeyim (Avenida del Libertador). Bu,
Paris’ten esinlenilerek açılmış olan 25 kilometrelik bir bulvar. Bulvarın adını
Juan Peron vermiş. Ad, Arjantin, Şili ve Peru’nun özgürleştiricisi olarak kabul
edilen Arjantinli general ve önder José de San Martín’den (1778-1850) geliyor.
Hipi Pazarı’nda
Yol,
sonunda, mezarlığıyla ünlü Recoleta’ya, Intendente Alvear Meydanı’na ve Recoleta
Kültür Merkezi’ne çıkıyor. Adını Arjantin’in tutucu devlet başkanı Torcuato de
Alvear’dan (1822-1890) alan Meydan’da, haftasonları, incik-boncuk pazarı
kuruluyor. Benden sonra gelecekler, mutlaka görmeli. Ücretsiz canlı müzik de
vardı. Bu yeşillik ortamda, insanlar, çimlere oturmuş, içeceklerini
yudumluyorlardı. 60’lı yıllarda Arjantinli hipilerin mekanı olan meydan, askeri
diktatörlük dönemlerinde, hipilerden ‘temiz’leniyor. Diktatörlük sonrasında
ise, elişi pazarı (Feria de Artesanos), yeniden açılmaya başlıyor. Buradaki Recoleta
Kültür Merkezi, çok canlı (http://centroculturalrecoleta.org
). Buenos Aires’te en çok yabancıyı burada gördüm. (Bu iyi mi kötü mü, ayrı
konu...) Graffiti sanatçıları, duvarların önlerine kurulmuş iskelelerde
çalışıyorlardı. İçeride çeşitli sergiler vardı. Girişte, Buenos Aires Bisiklet
Haritası dağıtılıyordu. Festival programı da buradaydı (http://www.festivales.gob.ar
). Buenos Aires Sanat Gazetesi Agenda Cultural’a da buradan erişilebiliyor (http://agendacultural.buenosaires.gob.ar/
). Hard Rock Cafe de burada (http://www.hardrock.com/locations/cafes3/cafe.aspx?LocationID=131&MIBEnumID=3
).
Recoleta
içinden, 9 Temmuz’a geri dönüyorum. Yol üstünde, Cam Saray (Ulusal Sanat Sarayı)
var (http://www.palaisdeglace.gob.ar/
). Yolda, çocuklu dilenciler görüyorum, 5 yıldızlı otellerin ve alışveriş
merkezlerinin önünde. Özgürlük Caddesi boyunca yürüyüp 9 Temmuz’da, solda,
Santa Fe’ye giriyorum. İşte burası, San Martín Meydanı. Ortada José de San
Martín’in heykeli var. San Martín’in askerlerinin kışlası, buradaymış 200 yıl
önce. Sheraton gibi lüks oteller buralarda. Meydanın dikkat çekici öğeleri,
Anıtkule (Torre Monumental, http://museos.buenosaires.gob.ar/torre.htm
), Güney Amerika’ya özgü dev bir ombu ağacı (bkz. http://www.buenosairesphotographer.com/2009/03/ombu-trees-in-plaza-francia.html
) ve Malvina Adaları (Falklands) şehitleri anıtı.
3 Günlük Otobüse
Binen Astronotlar/Kozmonotlar!
Oradan
Retiro’ya yürüyorum. İşte burası, Buenos Aires’e ilk ayak bastığım yer. Tam,
Eminönü. Sosis ve hamburger satıyorlar çoğunlukla. Gar lokantaları da, benzer.
Büfelerden birinde, pizza-bira ucuz seçeneği yanında, pizza-şarap seçeneği konmuş
olması, “eee burası Arjantin” dedirtiyor. Şehiriçi ve şehirlerarası trenlerin
kalktığı Retiro Tren Garı (Estación Retiro), burada. 1915’te hizmete açılmış olan
bu Fransız tipi yapı, Güney Amerika’nın mühendislik harikalarından biri
sayılıyor. ‘Ulusal Anıt’ olarak koruma altına alınmış durumda. Uluslararası ve
ulusal otobüs terminali de burada (http://www.tebasa.com.ar
). Şili (Santiago) bileti alıyorum burada. 500 Arjantin Pesosu (110 Dolar).
Daha önce bindiğim otobüsler gibi yarı-yataklı. Şirket adı, El Rapido
Internacional (http://www.elrapidoint.com.ar
). Salı günü 21:00’de yola çıkacağım. 10:55’te, Şili’ye yakın bir Arjantin kenti
olan Mendoza’da olacağım. (11:00 yerine 10:55 yazmaları, gözümden kaçmadı.:))
Mendoza’dan 12:30’da yola çıkıp 18:30’da Santiago’da olacağım. Bilgilere
baktım. Varacağım terminalde metro varmış. Metroya binip kafamda belirlediğim
bir durak çevresinde otel bakacağım. İşin ilginci, bu, Lima otobüsü. Buenos
Aires-Lima arası, 3 gün sürüyormuş! 3 gününü otobüste geçirebilen çılgını
astronotluk/kozmonotluk için aday göstereceğim! :) “Kim, niye yapar bunu?” diye
düşündüm. Herhalde, Arjantin’de çalışan Perulu işçiler yapabilir, parasızlıktan.
Ben toplam 20-22 saatle idare ediyorum. Benden yıldız gezgini olmaz... :)
Beton
Üniversiteler
Oradan
metroya binip odaya dönüyorum; bir Arjantin şarabı daha açıyorum. Brezilya
şeftali şarabı, şeftali suyu gibi; birşeye benzetemiyorum. Arjantin şarabına
devam. Bugün toplam 30 dakikalık kısa kısa aralıklarla 6-7 saat yürüdüm.
Yürümeyi seviyorum. En son bu kadar uzun olarak, Kıbrıs’ta ve Seul’de
yürümüştüm. Dünyada daha yürünecek çok kent var.
Bugün
Arjantin’in çeşitli üniversitelerini gördüm. Beton üniversiteler bunlar, Tokyo’dakiler
gibi. En düzgün olanlarının tarihsel yapıları var; ama sonuçta onlar da beton.
Üniversite dediğin, yerleşkeli olur; yeşillikli olur, ağaçlı olur; nefes alır,
açılırsın, öğrenme-öğretme isteğiyle dolarsın. Kısacası, gördüğüm
üniversiteler, hoş ortamlar değil; plaza gibiler. Gördüklerim, şunlardı:
-
Universidad Argentina de la Empresa (http://www.uade.edu.ar
),
-
Universidad Abierta Interamericana (http://www.uai.edu.ar/
),
-
Universidad CAECE (http://www.caece.edu.ar
),
-
Universidad J. F. Kennedy (http://www.kennedy.edu.ar
),
-
Universidad de Ciencias Sociales y Empresariales (http://www.uces.edu.ar )
Şimdilik bu kadar. Arjantin muhabbeti bitmedi daha...
Dr.
Ulaş Başar Gezgin
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas
Facebook/Yüzdefteri Yazar
Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar
Gezgin Okurları: http://www.facebook.com/groups/214939625258670/
Twitter:http://twitter.com/#!/gezginulas
E-mail: ulasbasar@gmail.com
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com
Kendi
Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm
Yapıtları):
No comments:
Post a Comment