Friday, June 8, 2012

Buenos Aires’te Üçüncü Gün


Latin Amerika’da Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (10)

Buenos Aires’te Üçüncü Gün

Dr. Ulaş Başar Gezgin, 7 Haziran 2012, Buenos Aires

Öğlen yemeğini, Arjantin Çinlileri’nin işlettiği bir açık büfede (bunlara ‘Tenedor Libre’ (Serbest Çatal) deniyor) yiyorum. Brezilya’daki 3 su parasına sınırsız tavuk budu uygulamasına benzer bir biçimde, 41 Peso’ya (9.5 Dolar) sınırsız yemek var. İçecek, ayrıca alınıyor. Ben, menüde ‘Çin çayı’ olarak adlandırılmış olan yasemin çayını (10 Peso) seviyorum. Alışmışım Vietnam’dan. Zaten, menüde, Arjantin’e özgü bir içecek de yok. Benden sonra gelecekler için ayrıntı vereyim: Burası, Mayıs Caddesi, No 1124’te; Mayıs Meydanı yönünden Mayıs Caddesi boyunca giderken, 9 Temmuz Caddesi’ni geçtikten hemen sonra solda; metro durağının orası. Buranın, şimdiye dek görebildiğim 5 çalışanı var: 4 erkek, 1 kadın olmak üzere, hepsi, Çinli. Kredi kartı kabul ediliyor; ama 2 Peso (0.4 Dolar) ek alınıyor. Arjantin’de ve Brezilya’da yaygın olduğu biçimde, bu açık büfeden, ofiste ya da evde yemek üzere, kiloyla yemek alınabiliyor. Bu durumda, 100 gramı, 3 Peso. Yani, insan, 1 kilo yemek alsa, 30 Peso (7 Dolar) ödeyecek. Demek ki, 1.4 kilo yemek yiyorsam burada, kiloyla almakla eşitlenmiş oluyor. Kaç kilo yediğimi bilmiyorum; ama bir keresinde, Tayland’da böyle bir kilo-büfeden 1.2 kilo yemek almıştım.:)


Arjantin’in Üstünü Neden Çizdim?..

Neden burada yiyorum? Birincisi, Buenos Aires’te, basit bir yemek bile pahalı. Ucuz pizzacı Ugi’s Pizza’da, tek seçenek olan büyük pizza, 20 Peso (4.5 Dolar). Ortalamada ucuz olan Latin Amerika ülkelerinin en pahalılarının Arjantin, Brezilya ve Şili olduğu ortaya çıkıyor. Gezi rehberleri, Arjantin’in çok ucuz olduğunu yazıyor; ama ülke, Brezilya gibi, birkaç yılda, fiyatları üçe beşe katlamış. Örneğin, gezi rehberlerinde 50 Dolar olarak geçen bir otobüs bileti, bugün 150 Dolar. Üstelik, çalışanların ücretleri, sabit. Böyle bir ülkede, insanın, biriktirdiği parayı bir anda yitirmesi, çok kolay görünüyor. Süreklilik yok. Garip olan ise şu: Brezilya’da da Arjantin’de de, neden ayaklanmıyor insanlar? % 200-300 zam, hiç de az değil. Ülkenin bu güvenilmez ekonomisi, benim açımdan, Arjantin’i yaşanmaz kılıyor. Döviz kuru da istikrarsız. Üstünü çizdim artık Arjantin’in.


AR 101: Arjantin Mutfağı’na Giriş

İkincisi, bir bölümü bayat olmakla birlikte (onun için, seçerek yemeli), yemekler, gerçekten güzel ve Arjantin Mutfağı’nı tanımak için birebir. Odun ateşinde barbekü var; tezgahta duran yaklaşık 50 çeşit yemek yanında. Barbeküde (bunlara ‘churrasco’ deniyor. Brezilya’da da var. Bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Churrasco ), şimdiye dek, tavuk (pollo), chorizo (İspanyol sosisi, bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Chorizo ) ve asado (kaburga, bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Asado ) denedim.  Bunlar, sınırsız olarak yenebiliyor; ancak, biraz utançtan biraz da kilo kaygısıyla, daha fazla yemiyorum. Bir daha gidersem, denemediğim barbekülerin tadına bakacağım. Tezgahta ne tür yemekler var? Paella (İspanyol pilavı, bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Paella ), empanadalar (Latin çörekleri, bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Empanada ), ravioli (Latin mantıları, bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Ravioli ), milanesa (bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Milanesa ), kroket (bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Croqueta ), makarna, bol çeşit salata, patlıcan kızartması, patates kızartması, patates püresi, patates küpleri, deniz ürünleri, ıspanaklı gül böreği, meyve salataları, kekler, pastalar, dondurmalar, tadı birşeye benzemeyen ve vasabisiz sunulan suşiler ve adını bulamadığım daha birçok yemek. Ispanaklı börek, harikaydı.


Buenos Aires Metrosu

Gelişigüzel bir biçimde metroya dalıyorum. Metro duraklarının hepsinin girişinde harita yok. Yani gideceğiz yeri bilmiyorsanız yandınız. Kimi duraklarda harita var ama içeride; yani bileti yaktıktan sonra görebiliyorsunuz haritayı. Dünyanın birçok ülkesindeki durumun tersine, aynı yerdeki 4 farklı hat için farklı girişler var. Yani metroya inmeden, hangi hatta gideceğinizi kesinkes bilmeniz gerekiyor. Öyle “önce metroya gireyim, oradan haritaya bakayım” diyemiyorsunuz. Bu açıdan, Singapur Metrosu, kat kat daha iyiydi. Eski bir metro bu; hem yaş hem görünüş olarak. 1913’te açılmış ve açıldığında, Güney Yarımküre’deki, İspanyolca konuşulan ülkelerdeki ve Güney Amerika’daki ilk metro olmuş. (Eski sömürgeci İspanya’da, ilk metro, Madrid’de, 1919’da açılıyor; Lisbon’da ise 1955’te!) Buenos Aires’in, Arjantin’de metrosu olan tek kent olduğu düşünüldüğünde, aslında eşitsiz büyümenin de bir simgesi olduğu görülecektir. 6 hatla, 76 durakla, 60 kilometre boyu uzanıyor. Kart biçiminde olan bilet, 2.5 Peso (0.6 Dolar). Tayland’daki durumun tersine, ister 1 durak git ister 10 durak, yine de 2.5 Peso ödeniyor.


Ha Türkiye Ha Arjantin

Yanlış hatta girmişim; zaman da var zaten. Rasgele bir durağı seçiyorum. Metroyla giderken, iki genç, dinleti vermeye başlıyor. Birinde, saksafon; diğerinde, konga davulu var (bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Conga ). Kimi yolcular, bu hareketli müziğe, omuzlarıyla eşlik ediyor. O arada, selpakçı bir çocuk geliyor. Kutudan çıkardığı onluk selpakları yolcuların kucağına bırakıyor. Rahatsız edici bir durum. Birkaç dakika dolanıyor ortalıkta, sonra selpakları topluyor. Almak isteyen, parasını verecek; ama elbette, kimse almak istemiyor.

Çıksam çıksam hangi durakta çıksam? Meydana çıksın yolumuz; Plaza Miserere’de inelim o zaman. Burada, Arjantin’in ilk devlet başkanı Bernardino Rivadavia’nın (1780-1845) heykelini görüyoruz. Zaten anıtmezarı da burada. Pançocular, hızla hazırlıyorlar sosisleri Meydan’da. Panço, Arjantin ve Uruguay’da ‘sosis’ için kullanılan argo sözcük. Sosisçilerin hiçbirinde, ‘sosis’ (‘salchicha’ ya da ‘chorizo’) yazmıyor, ‘panço’ yazıyor. Oradan Pueyrredón Caddesi’ne geçiyorum; insanları gözlemlemek için dolanıyorum ortalarda. Cadde, adını, Arjantinli general ve siyasetçi Juan Martín de Pueyrredón’dan (1777-1850) alıyor. Oradan, yine, rasgele Dorrego Durağı ve sonunda Palermo. Metroda insanların yüzlerini inceliyorum. Tümüyle Türkiye’den bir manzara gibi bu. İnsanların yüzlerinden, kimin Arjantinli, kimin Türkiyeli olduğunu anlamak, zor. Brezilya’da, Sao Paulo’da, yüzlerin % 90’ı, benzerlik gösteriyordu; burada ise, % 100.

Metrodan iner inmez, bir sokak sanatçısından İskoç gaydası dinlemek, güzeldi. Palermo, Buenos Aires’in en yeşil bölgesi olarak biliniyor. Hayvanat Bahçesi ve Botanik Bahçesi, burada. Hayvanat Bahçesi’ne gitmek için, Palermo yerine, Plaza Italia Durağı’nda inilmesini öneririm; çünkü Palermo Durağı, Palermo’nun merkezine bir durak uzak kalıyor. İtalyan Meydanı’nda çok sayıda ikinci el kitapçı var ve üst düzey felsefe kitapları sattıklarını görüyorum. Meydanda, Curitiba’da da anılan yiğit İtalyan devrimci Giuseppe Garibaldi’nin atlı heykeli var.


Kapibaralarla ve Mirketlerle Yürümek

Hayvanat Bahçesi’ne dalıyorum (bkz. http://www.zoobuenosaires.com.ar ). Aslında, tüm hayvanat bahçelerine, ‘hayvan hapishanesi’ demek gerekir. İnsanlar görsün diye tutsak edilmiş zavallı hayvanlar. Buenos Aires Hayvan Hapishanesi’nde, hayvanlara geniş alanlar verilmiş olsa da; ve evleri, Buenos Aires’in insanlarının evlerinden bile güzel olsa da; bir çıkış yolu bulmak için, hiç durmadan bir o köşeye bir öbür köşeye giden boz ayıları görmek üzücüydü. “Hayvanlar bile özgürlük ister” diye slogan atasım geldi ilk yürüyüşte! Giriş, tuzluydu: 47 Peso (10.5 Dolar). (Bu arada, Arjantin’de peso için dolar imi kullanılıyor.) Ancak, görülmeye değer bir hapishaneydi. Gerçekten güzel tasarlanmış; ve yapılar, çok hoş. Yapı özellikleri, hayvanların anavatanına göre belirlenmiş. Örneğin, Çin’den gelen kızıl panda için, pagoda yapılmış; develer için ise, Mısır havası veren bir yapı. Elbette, amaç, hayvanları mutlu etmek değil; biz hayvan meraklılarını mutlu etmek... Yine de güzel... Ayrıca, tavşan, kapibara, mirket ve benzeri küçük hayvanların kafeslere konmadığını ve bahçede istedikleri gibi dolaşabildiklerini görmek, güzeldi. And akbabaları, yırtıcı kuşlar, yeleli kurt ve bir sürüngen türü olan kaymanlar, bahçede koruma altına alınmış hayvanlardı. Flamingolar, ayılar, aslanlar, kaplanlar, pumalar, çitalar, filler, Güney Amerika maymunları, tapirler, lemurlar, bizonlar, papağangiller, antiloplar, lamalar, develer, tilkiler, su aygırları, sırtlanlar, kangurular, vikunyalar, deve kuşları, zebralar, zürafalar, geyikler, sürüngenler, orangutanlar, şempanzeler, mandriller, timsahlar vb. sergileniyordu burada. Gerçekten, çok çeşit vardı. Kapibaralarla ve mirketlerle birlikte yürümek güzeldi...


Şerefinize!

Hava, kararmak üzereydi; çıktım. Bahçe, Santa Fe Caddesi’nde. Sağa sola bakmak için o cadde boyunca yürüdüm ve ‘Palermo Alto’ (Yüksek Palermo) olarak adlandırılan ‘zengin muhiti’ne geldim. Burada, büyük bir alışveriş merkezi vardı. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi, orta ve üst sınıflar, elektronik ve giysi dükkanlarını turluyorlardı. Bu tür yerlere hiç ısınamadım. Bu tür yerlerde, sabahtan akşama kadar, o dükkan benim şu dükkan senin zaman geçiren insanlar tanıyorum; ve nasıl olup da sıkılmadan bu kadar zamanı yaktıklarına hayret ediyorum. (Bu bölgenin metro durağının adı, resmi haritalarda ‘Bulnes’ diye geçiyor; ama aşağıda, metro durağının kendisinde, ‘Palermo Alto’ yazıyor. Haritalar güncellenmemiş. )

Metroya bindim; tıklım tıklımdı, “iğne atsan yere düşmez” türünden. Sıkış tıkış girdim. Kendimi Hindistan’da, Delhi’nin metrosunda gibi hissettim. Mayıs Meydanı’ndaki Metropolit Katedrali’nde indim. Peru Sokağı’nda, hamburgerci-pançocu vb. vardı; ama küçüklerdi. Yine Ugi’s Pizza’ya gittim. Bir pizza yedim. Otele dönüyorum. Yol boyunca, bir insan seli yine. Otobüs bekliyor yüzlerce insan. Belli ki, burası, ulaşımı kötü ve emek-yoğun bir kent. İstihdam fazla; ama verim düşük olmalı bu kentte bence. Arjantin’in üstünü çizmek için bir neden daha...

Odadayım. Arjantin kırmızı şarabını kaloriferin yanına koyup ısıttım. Sıcak sıcak iyi gidiyor... Şerefinize!
   

  
Dr. Ulaş Başar Gezgin
Latin Amerika’da Bir Gezgin: http://latinamerikadabirgezgin.blogspot.com/
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas  
Facebook/Yüzdefteri Yazar Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar Gezgin Okurları:  http://www.facebook.com/groups/214939625258670/ 
E-mail: ulasbasar@gmail.com  
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com 
Kendi Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm Yapıtları): 

No comments:

Post a Comment