Sunday, June 3, 2012

Curitiba’da Üçüncü Gün


Latin Amerika’da Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (5)

Curitiba’da Üçüncü Gün

Dr. Ulaş Başar Gezgin, 2 Haziran 2012, Curitiba, Brezilya

Öğleden sonra, döviz bürosuna ve otobüs terminaline gittik. Meğer, havaalanında kazık yememişim; çünkü Brezilya’da yabancılara daha düşük bir kur uygulanıyormuş. O zaman, doğrusu şu olacak: Brezilya’da tek kazık yiyen ben değilim. Resmi olarak, 1 Dolar, 2.03 Brezilya parası; ama bize 1.92 oluyor.


Sabahın Köründe Buenos Aires’e

Oradan otobüs terminaline geçip pazartesi sabahı için (4 Haziran) Buenos Aires bileti aldık. Benden sonra gelecekler için ayrıntı vereyim: Curitiba’dan Buenos Aires’e giden tek otobüs şirketi, Pluma. Bilet, 316 Reais (yaklaşık 160 Dolar). Yol, 30 saat sürüyor. Otobüs, yarı-yataklı ve içinde tuvaleti var. Tek sorun, sabah 5:30’da kalkması. Sıkıntı, uyanmak değil de, sabahın karanlığında soyulma olasılığının yüksek oluşu. Umarım, pazartesi sabahı soyulmam.:( Olası bir durumda zararı en aza indirmek için, Vietnam’dan aldığım kredi kartını, Türkiye’den aldığım Paramatik kartını ve üzerimdeki parayı gizli ceplerime yerleştirdim. Bileti, cüzdanımdan çıkardım. Cüzdanımı alırlarsa, bilet, cebimde kalacak böylece. Cüzdana da bir miktar para koydum ki kuşku uyandırmasın. Pasaportun birçok fotokopisini çektirmiştim daha önce, böyle durumlar olabileceğini tahmin ederek. Bakalım ne olacak...

5 Haziran Salı günü 11:30’da Buenos Aires’te olacağım. Aslında, yol üstünde olan Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya gidecektim; ama stratejik olarak Buenos Aires’e geçmek, daha mantıklı geldi. Zaten Curitiba’dan Montevideo’ya otobüs yok. Buradan Porto Alegre yapıp oradan Montevideo’ya geçmek gerekiyor. Buenos Aires’ten Montevideo’ya vapur var, 3 saat sürüyor; oysa, otobüsle 10-12 saat sürüyor. Buenos Aires’e yerleştikten sonra, vapurla günü birlik olarak Montevideo’ya gideceğim.


Neden Bu Kadar Kısa?

Brezilya’da az kalmamın nedenleri şunlar:
- Portekizce bilmediğimden iletişimde büyük zorluk çekiyorum. İspanyolca bildiğim için, Arjantin gibi İspanyolca konuşulan ülkelerde hem daha rahat hareket edebileceğimi hem de kültürün içine daha çok girebileceğimi tahmin ediyorum.
- Brezilya’daki ‘vahşi batı’ havası, katlanılır gibi değil.
- Buenos Aires’te sanat etkinlikleri daha fazla.
- Görüşme yapmayı düşündüğüm üniversiteler, Buenos Aires’te.
- Brezilya, aşırı pahalı bir yer. Arjantin, daha ucuz.


İtalyan Mahallesi’nde

Bugün Curitiba’nın İtalyan mahallesi olan Santa Feliçidade’ye gittik (bkz. http://www.curitiba-parana.net/santa-felicidade.htm). Yapılar, çok etkileyiciydi. Dünyanın öbür ucuna gidip küçük bir Roma yapmışlar (bu yapılar, köle emeğiyle yapılmışsa, bütün olumlu yorumlarımı geri alacağım). Şato biçimindeki lokantalar, muhteşem. Türkiye dışındaki Türk mahallelerini düşündüm. Türkiye’de sivil mimarlık, çok zayıf. Mimarlık, çoğunlukla, dinsel yapılar ve saraylar için işe koşulmuş. Diasporadaki Türk mahalleleri (varlarsa) çirkinler, genelde... Ama buraya, İtalyan mahallesine bakıyoruz: Ne bey ne paşa ne Papa gelip “buralara şöyle şöyle yapılar dikin” demiş. Bu yapılar, halk mimarlığının müthiş ürünleri. Avrupa’nın ahlaksızlığını almadığını iddia edenler! Onu zaten almışsınız; onu almışken mimarlığını da alın da; en azından, İstanbul, tüm o ucubelerden kurtulsun...

İtalyan Mahallesi’ne doğru giderken ve mahallenin kendisinde, dindar İsacılar, bildiri dağıtıyor. Herbiri, JESUS (İsa) sözcüğünün bir harfini taşıyan tişörtler giyen gençler, yanyana durup pankart açıyorlar. Yolda duran araçlara, tutucular, gazetelerini satmaya çalışıyor. Sanıldığının tersine, Brezilya’nın Katolikleri’nin serbest düşünceli olduklarını ama Evanjelik olarak adlandırılan yeni akımların (bizim gördüklerimiz de bunlardandı) çok tutucu olduğunu, içlerinden günah diye saçını kestirmeyenlerin bile olduğunu öğreniyorum. Türkiye’de daha o aşamaya gelinmedi; şimdilik, kürtaja, sezaryene falan karışıyorlar; saç kesmeye, sıra, daha sonra gelecek.


BR 103: Brezilya Mutfağı’na Giriş-3

Odaya dönmeden, yakındaki bir açık büfe lokantasına daldım. Büfede yaklaşık 10 çeşit yemek vardı ve üstüne et seçiliyordu. Rastgele bir et seçtim (fillet). İçecek dışında, 9.5 Reais’ti (5 Dolar). Yanına gelen bira (markası, Skol’du), 4 Reais’ti (2 Dolar). Bu kadar pahalı ülkede, bu kadar ucuz açık büfelerin olması ilginç.:) Türkiye’de olsa, kedileri, eşekleri, atları vb. soslayıp yedirirlerdi bize et diye.:) Yemekler şunlardı: Düz pilav, kıymalı makarna, çeşit çeşit sosisli ve koyu soslu kuru fasulye, muz kızartması, etli vb. lazanya, buzlu brokkoli, turp, kıvırcık salata vb. Yani çoğunlukla, göbek yapan yemekler...


Futbol Müzesi

Evde, Sao Paulo’da aldığım ücretsiz sanat dergilerini ve sanat duyurularını inceliyorum: Sao Paulo Senfoni Orkestrası’nın izlencesinde, şu adlar dikkatimi çekiyor: Mussorgsky, Çaykovski, Brahms, Mozart, Sibelius ve Bela Bartok.
Elime tutuşturulan Sao Paulo haritasının arkasında, çeşitli reklamlar arasında, açık saçık bir kadın resmi oluşu, dikkatimi çekiyor. ‘Companhia Das Calcinhas’ adlı şirketin reklamı bu. ‘Don şirketi’ anlamına geliyor! Sitesine bakıyorum; açılışında, seks şirketi yazıyor. Tayland’da ve Avustralya’da, seks ticaretinin turist kitapçıklarında ve dergilerinde açıkça tanıtımının yapıldığını ve iletişim bilgilerinin verildiğini bildiğimden, bu reklam, bana hafif geldi. Yine de, ilginç, elbette. Bir de, masum bir bikini reklamı var aynı yerde.  

Sanat duyuruları sayesinde, Sao Paulo’nun Tiyatro Gazetesi’nden haberdar oluyorum (bkz. https://teatrogazeta.showare.com.br ). Latin Amerika Anıtsal Kuruluşu’nun (Fundação Memorial da América Latina, http://www.memorial.org.br ) çok yoğun bir etkinlik izlencesi var: Traviata Balesi, samba gösterisi, Ulusal Çocuk ve Gençlik Koroları Şenliği, diktatörlük dönemi boyunca hapis yatmış Uruguaylı bir yazardan yazın üstüne söyleşi, gazetecilerden Amazon semineri vb.
Fnac adlı ‘Sao Paulo Etkinlik Rehberi’ altbaşlıklı dergide, Brezilya’nın belli başlı kentlerindeki etkinliklere bir göz atıyorum (bkz. http://www.fnac.com.br ).
Etkinlik haberlerine yer veren bir diğer ücretsiz dergi ise, Época São Paulo (http://epocasaopaulo.globo.com/ ). Elimdeki son dergi, Portekizce ve İngilizce olarak çift dilde yayınlanan TimeOut Sao Paulo Dergisi (http://www.timeout.com.br/sao-paulo/en ). Bu derginin Vietnam sürümü, Ho Çi Min Kenti’nde bulunabiliyordu. Dergi, Sao Paulo’da görülmesi gereken yerler olarak şunları listelemiş:  
- Centro Cultural São Paulo (http://www.centrocultural.sp.gov.br ),
- Instituto Tomie Ohtake (http://www.institutotomieohtake.org.br ),
- Museu de Arte de São Paulo (www.masp.art.br),  
- Pinacoteca do Estado de São Paulo (http://www.pinacoteca.org.br/pinacoteca ),
- Praça Benedito Calixto (www.pracabeneditocalixto.com.br ) ve  
- Museu do Futebol (www.museudofutebol.org.br ).  

***

Yarın, Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü. Demek ki zamanı geldi! Sözlerimizi, Pablo Neruda’nın, yakın dostu Nazım Hikmet’in ölümü üstüne yazdığı şiirle noktalayalım:


GÜZ ÇİÇEKLERİNDEN NÂZIM'A ÇELENK

Niçin öldün Nâzım?
Ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
acıyla sevinç dolu,
gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

Kardeşim,
öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
denizden esen acı rüzgâr
kapacak olsa bunları
bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
yaşarken seçtiğin
ve ölümden sonra sana barınak olan
oraya, uzak toprağa düşerler.

Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
halkların savaşını, kendi dövüşümü
ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
veren dostluğundan yoksun.

Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
ama parlak bir yüreğin vardı,
yara ve ışık dolu bir yürek.

Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yana ektiğin çiçekler olmadan?
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.

Pablo Neruda



Dr. Ulaş Başar Gezgin
Latin Amerika’da Bir Gezgin: http://latinamerikadabirgezgin.blogspot.com/
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas  
Facebook/Yüzdefteri Yazar Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar Gezgin Okurları:  http://www.facebook.com/groups/214939625258670/ 
E-mail: ulasbasar@gmail.com  
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com 
Kendi Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm Yapıtları): 

No comments:

Post a Comment