Latin Amerika’da
Bir Gezgin: Latin Amerika Güncesi (14-15)
Arjantin’den Ayrılırken
Dr.
Ulaş Başar Gezgin, 12 Haziran 2012, Buenos Aires
Dün, çoğunlukla, Florida Caddesi’ndeydim. Retiro’dan
Mayıs Caddesi’ne uzanan sokak, tipik bir İstiklal Yüz Pazarı görüntüsünde. Hani
İstiklal’de yürürsünüz de tanıdık yüzler çıkar karşınıza kimi günler ve kimi
günlerse hiç çıkmaz. Öyle bir sokak işte.
Arjantin’de, Bürokrasinin Dehlizlerinde
Bugünkü temel konu, Şili Pesosu. Şili’nin başkenti
Santiago’ya yarın akşam ya da gece varacağım için, Şili Pesosu bulmakta
zorlanacağımı düşündüm. O nedenle, Arjantin Pesosu’nu Şili Pesosu’na çevirmek,
mantıklı olacaktı. Ama önce cepte kalan Brezilya paralarından kurtulmak
gerekiyordu. “E madem öyle, Brezilya paralarını Şili Pesosu’na çevireyim” diye
düşündüm. Yasakmış hemşerim yasak. Yabancılara böyle çetrefilli çevrimler için
izin yok. Ben de, Brezilya parasını Arjantin Pesosu’na çevirdim. Ondan sonra,
banka banka döviz bürosu döviz bürosu dolaştım (ilginç bir cümle oldu bu:)).
Yok arkadaş; Arjantin Pesosu verip Şili Pesosu almak, yasakmış, yabancılara,
Arjantin’de. Böyle yasaklar, Türkiye’de de var mı bilemiyorum; ama katı bir
bankacılık sistemi olan Vietnam’da bile, sıradan bir işlemdi bu. Arjantin, krizden
sonra, işi ciddiye bindirmiş herhalde. ‘Metropolis’ adlı Florida’da bolca
şubesi olan döviz bürosuna daldım sonunda. Dediler ki, “elindeki Arjantin
Pesosu’nu nereden bulduğuna dair belge gerekli bize.” Hayret ya. Bu kadar zor
mu para bozdurmak... Hemen aklıma geldi; Brezilya parasını çevirdiğim bankanın
verdiği belgeyi gösterdim. Tam Şili Pesosu alacakken, “üzgünüz” dediler. Banka,
adımı ve soyadımı yanlış yazmış. Bu nedenle, Şili Pesosu alamadım. Brezilya
pesosunu bozdurduğum bankaya gittim; orada da yasak. Hayda...
Bugün hazırlıklıyım. Buenos Aires’e ilk geldiğimde para
bozdurmuştum ya hani. İşte oradan aldığım kağıt, neyse ki duruyor. Yine gittim
aynı döviz bürosuna. Mırın kırın ettiler önce; sonra gösterince kağıdı, 20-30
dakikalık prosedür başladı. Bir sürü fotokopi çektiler; uzun uzun beklettiler.
Farkındayım; suç, onların değil; ama sonuç, aynı. Ya bu kadar mı zor, Arjantin’de,
40 Dolarlık Şili Pesosu almak. Arjantin’den soğumak için bir neden daha. (Dolar
bozdurmakta sorun yok; ama sorun, başka dövizlerde.)
Borges’in Adını Taşıyan İşkencehane
Buenos Aires’in en ünlü alışveriş merkezi (AVM), Galerias
Pacifico (bkz. http://www.galeriaspacifico.com.ar
). Ana girişi, Florida’da olan Pacifico’ya dalıyorum. 1889 yapımlı bina, tipik
bir alışveriş merkezinden farklı bir görüntüye sahip. Tavanında, kiliselere
özgü fresklar var. Bu yapı, aslında, bu yönüyle, “kapitalizmin tapınakları,
alışveriş merkezleridir” biçimindeki görüşe destek sunuyor. AVM’nin adı, Buenos
Aires ile Şili’nin Pasifik kıyısındaki kenti olan Valparaiso arasında demiryolu
işletmek amacını güden şirketten geliyor. Yapının özellikleri dışında,
dükkanlarda satılanlar, dünyanın heryerinde bulunan tüketim malları. O açıdan,
hiç bir ayırt edici özelliği yok. Alt katında, dünyanın birçok ülkesindeki AVM’lerde
olduğu gibi, yemek salonu var; ama diğer ülkelerdeki AVM’lerin tersine,
buradaki yemekler, ucuz değil. Benden sonra gelecekler için ek bilgi: 2. katta
ücretsiz bağlantı var.
Bu AVM’nin bodrum katlarının, 1976-1983 arasında, askeri
diktatörlük tarafından, gizli bir işkencehane olarak kullanılmış olduğu, yıllar
sonra ortaya çıktı. O zaman, ek bir görüş de ortaya atalım: “Alışveriş
merkezleri, kapitalizmin simgesel ve gerçek işkencehaneleridir.” AVM’nin üst katı
ise, gerçekleştirdiği çeşitli sanat etkinlikleri dolayısıyla saygın bir yeri
olan Borges Kültür Merkezi (bkz. Centro Cultural Borges, http://www.ccborges.org.ar/ ). Ne tür
bir ironi yapıyor Buenos Aires, bilemiyorum... Birincisi, Borges, AVM’de;
ikincisi, AVM, bir işkencehane; üçüncüsü, Borges öykülerini aratmayacak bir
Pasifik treni boyutu da var işin içinde. Atlantik’le Pasifik’i bağlamayı amaçlayan
bir hat bu...
Bankacılarla Dans
Bugün, Buenos Aires’te, son günüm; yarınsa, Arjantin’deki
son günüm olacak. Uzun yola çıkacağım için, “bugün çok yürümeyeyim; oturup
dinleneyim; kahvede bilgisayara bakayım” dedim. Bu arada, Arjantin otellerinde,
odadan ayrılma saati, 10:00. Asya’da 12:00 ve/ ya da 13:00’tü. Hoş bir durum
değil. Neyse, kahvede oturacaktım; bir baktım, 9 Temmuz’la Mayıs Caddesi’nin
kesişiminde toplanmış insanlar. Bunlar, çoğunlukla bankacılar. Hükümeti
protesto eden bir gösteri yaptılar; 9 Temmuz Caddesi’nden Arjantin Millet
Meclisi’ne yürüdüler. Ben de onlarla yürüdüm. Bando takımı, bu kez,
profesyoneldi. Başında bir Afro-Arjantinli vardı. Keyif aldım ritimlerde; hatta
tempoya uyup dans ettim ufak çapta. Karnaval havasında bir gösteri. (Ayrıntıları
başka bir yerde yazdığım için burada yinelemeyeceğim.) 3 saat kadar
bankacılarla takıldıktan sonra, kahveye oturdum sonunda.
Buenos Aires’ten Son Notlar
Arjantin’le ilgili son notlarım şöyle:
- Buenos Aires’in neredeyse her caddesinde, Havanna adlı
kahve var (bkz. http://www.havanna.com.ar/
). Bu, Starbucks’ın yerli sürümü.
- Buenos Aires Üniversitesi Rektörlük yapısı, hoş bir
tarihsel yapı (bkz http://www.uba.ar ). Görülmeye
değer.
- Duvarlarda, açık saçık kadınlı küçük el ilanları
görüyorum. “Özel bir gece için” gibi ifadeler geçiyor. Numaralar verilmiş.
- Buenos Aires’te psikoloji, çok görünür. Sağda solda, depresyon
tedavisi, uyuşturucudan kurtulmak için vb. içerikli psikoloji merkezi ve
psikolog duyuruları var. Buradan, Buenos Aires’te depresyonun ve uyuşturucu
bağımlılığının yaygın olduğu sonucunu çıkarabiliriz belki.
- Aynı biçimde, gazetecilerde, psikoloji dergileri de çok
görünür.
- Kimi caddelerde, psikolojik danışmanlık konferansı
duyuruları gördüm. 8. Amerikalar (Psikolojik) Danışmanlık Kongresi, 6-8 Eylül
2012’de Buenos Aires’te düzenleniyormuş (bkz. http://congresocounseling2012.wordpress.com/ ).
- Benden sonra gelecek cebi hafif, gönlü ağır yolcular
için ucuz yemek önerileri: En ucuz yemek, 25 Mayıs Meydanı’nın arkasındaki
liman bölgesinin otobüs durakları çevresinde ve Retiro’da tren garının
çevresinde. Florida’nın girişindeki ara sokaklarda, evinde sandviç yapıp
getiren iyi giyimli teyzelerin ekmekleri, hem lezzetli oluyor hem ucuz. Ugi’s
Pizza’da, boyutuna göre en ucuz pizza var (20 Peso yani 4.5 Dolar). En ucuz
açık büfe, daha önce tarif ettiğim büfe (Mayıs Caddesi’nde olan). Çeşitli ucuz
yemekleri denemek için en uygun yer, Florida’nın Mayıs Caddesi’nden girerkenki
bölümünü dik kesen, motorlu taşıtlara kapalı, Lavalle Sokağı. Burası, ayrıca,
sinemalarıyla da ünlü.
- Kaldığım otel, Hotel Uruguay (Adres: Tacuari 83, Buenos
Aires. Telefon: 4334-2788 ve 4334-3456. Otelin sitesi bulunmuyor.). Oda,
düzgün; (kışın) kaloriferi, iyi ısıtıyor. Tek kişilik odanın gecesi, 160
Arjantin Pesosu (36 Dolar). 25 Mayıs Meydanı’na çok yakın olduğu için, bu
rakam, iyi bir rakam. Kredi kartını kabul ediyorlar ve kesinti yapmıyorlar (ben,
kredi kartıyla ödedim; oradan biliyorum). Ödemeyi, çıkarken, topluca
yapabiliyorsunuz. Görevlileri de güleryüzlü. Benden sonra geleceklere bu oteli
öneriyorum. Hemen yakındaki, Mayıs Caddesi üstündeki Hotel Tandil’de ise,
kalmanızı önermiyorum. Beni gece kalorifersiz bırakan, bu oteldi.
***
Arjantin’den ayrılırken, buraya gelmeden önce aldığım
notları gözden geçiriyorum. Neydi o notlar?
Gitmeden Önce Arjantin
- % 90’ı kentli olan Arjantin’in yarısı, yoksul. Hane
başı kişi sayısı, yüksek. Yine de zengin gibi giyinmeye özen gösteriyorlar.
- Latin Amerika’nın en yüksek tepesi, Arjantin’de Parque
Provincial Aconcagua’da, 6,960 metrelik Cerro Aconcagua.
- Buenos Aires’ten Uruguay’a gemiyle gidilebiliyor.
- Arjantin’deki birçok İtalyan göçmeni nedeniyle,
Arjantin mutfağı, İtalyan mutfağına benziyor.
- Arjantin’in resmi tatilleri: 20 Haziran, Bayrak Günü
(Dia de la Bandera); 9 Temmuz, Bağımsızlık Günü; 10 Haziran, Malvina Adaları
Günü; 12 Ekim, Columbus Günü (Dia de la Raza); 10 Kasım, Gaucho Günü (Dia de la
Tradicion). Gerisi, dini bayram.
- 25 Mayıs, Arjantin’de tatil. Devrim Günü! 25 Mayıs’ın
Arjantin için anlamı üstüne yazmalı. Birçok şehrin meydanı, ‘25 Mayıs Meydanı’
adını taşıyor. Örneğin, Buenos Aires, Rosario, Santa Fe vd..
- Arjantin’de, kadınlara laf atma kültürü var; olumlu ve
olumsuz olarak. Macho kültürü var; ama bu kültür, aynı zamanda, kadınlara
otobüslerde oturacak yer veren bir kültür. (Üstüne daha uzun yazılması gereken
bir konu.)
- Madonna’nın Evitası’nı, Arjantinlilerin çoğu sevmiyor;
çünkü Madonna’ya, bir azize olarak gördükleri Evita’yı yakıştıramıyorlar.
- Falklands’ı işgal eden Arjantin Ordusu, işkenceci
faşist ordu. Arjantin’de iç politikada puan toplamak için yapıyorlar bunu.
Yenilince hükümetten çekiliyorlar. Thatcher da, iç politikada puan toplamak
için saldırıyor.
- Okunması gereken Arjantinli yazarlar: Ernesto Sabato,
Manuel Puig, Adolfo Bioy Casares, Silvina Ocampo ve Osvaldo Soriano.
- Dinlenmesi gereken Arjantinli müzisyenler: Les
Luthiers, Mercedes Sosa, Tarrago Ross, Leon Gieco, Conjunto Pro Musica de
Rosario, Carlos Gardel, Julio Sosa, Astor Piazzolla, Susana Zinaldi, Eladia
Blasquez, Adriana Varela, Osvaldo Pugliese ve Gato Barbieri.
- İzlenmesi gereken Arjantinli sinemacılar: Luis Puenzo,
Eliseo Subiela, Hector Babenco, Adolfo Aristarain ve Maria Luisa Bemberg.
- İncelenmesi gereken Arjantinli görsel sanatçılar:
Rogelio Yrurtia, Antonio Berni, Lino Spilimbergo, Xul Solar, Guillermo Kuitca,
Victor Hugo Quiroga, Graciela Sacco ve Alberto Heredia.
- Kuzeydoğu Arjantin’de Rosario, Che’nin doğum yeri. Evi,
Entre Rios 480’de. Rosario’nun kumsalları, müzeleri ve elişi pazarı, iyi.
Buenos Aires’e, otobüsle, 4 saat; trenle, 5 saat. Tren, pazartesi-cumartesi
saat 06:00’da kalkıyor. (Gidemedim. Bir dahaki sefere artık.)
***
Brezilya notlarıma da bakıyorum. Onlar da, şöyle:
Gitmeden Önce Brezilya
- Brezilya, Rusya, Kanada, Çin ve ABD’den sonra dünyanın
yüzölçümü açısından en büyük ülkesi. Brezilya, Şili ve Ekvador dışındaki tüm
Güney Amerika ülkeleriyle sınır komşusu. Brezilya, kıtanın neredeyse yarısını
kaplıyor. Amazon Havzası, Brezilya’nın % 42’sini oluşturuyor. Amazon Ormanları,
en büyük dönence (tropikal) ormanları. Bu bölgenin büyük bir bölümü,
Brezilya’da.
- Brezilya, dünyada en çok çeşit bitki ve hayvanın
olduğu ülke.
- Brezilya’nın adı, kırmızı boya yapımında kullanılan
Brazil ağacından geliyor.
- Brezilya, bir tek ABD, Avustralya, Kanada ve Yeni
Zelanda vatandaşlarına vize uyguluyor. Süper.:)
- Brezilya’da, 19 Nisan, Yerli Günü (Dia do Indio);
Haziran ayında, Haziran Şenlikleri var (Festas Juninas); 7 Eylül, Bağımsızlık
Günü (Dia da Independencia) ve 15 Kasım, Cumhuriyet Günü (Proclamaçao da
Republica). Gerisi, dinsel günler.
- Güney Amerika’da en çok bilimsel konferans,
Brezilya’da düzenleniyor.
- Palmares: Brezilya’da, 17. yüzyılda, kaçan Afrikalı
kölelerin oluşturduğu 20 bin kişilik devlet. Afrikalı kölelerin oluşturduğu
topluluklara ‘Quilombos’ deniyor.
- En yaygın Afro-Brezilya dini, Candomble. Görsek fena
olmaz.
- Portekiz kralı, 1807’de, Napolyon’dan kaçıp Rio de
Janeiro’ya sığınıyor;1816’da, Lisbon’la Rio de Janeiro’yu Birleşik
Portekiz-Brezilya Krallığı’nın çifte başkenti ilan ediyor. 1821’de Lisbon’a
dönerken, oğlunu Brezilya’da bırakıyor. Oğul, Brezilya’nın bağımsızlığını ilan
ediyor. Portekiz, o dönemde güçsüz olduğundan, müdahele edemiyor; Brezilya’nın
bağımsızlığı, kansız bir biçimde elde ediliyor.
- En ünlü Brezilyalı ressam, Candido Portinari
(1903-1962). Diego Rivera’dan etkilenmiş.
- İzlemeye değer Brezilya filmleri: Black Orpheus (1958),
Black God, White Devil (1963) ve Pixote (1981).
- İzlemeye değer Brezilyalı yönetmenler: Walter
Salles, Andrucha Waddington ve Paolo Lins.
- Brezilyalı yazar Joaquim Maria Machado de Assis’i
okumalı.
- Paulo Coelho, Marquez’den sonra Latin Amerika’dan en
çok okunan yazar.
- Dinlenecek Brezilya müzikleri: Carmen Miranda, Beth
Carvalho, Jorge Aragao, Zeca Pagodinho, Joao Gilberto, Bebel Gilberto, Gilberto
Gil (Lula döneminin kültür bakanı), Caetano Veloso, Chico Buarque, Luiz
Gonzaga, Jackson do Pandeiro, Falamansa ve Daniela Mercury.
- Dinlenecek Brezilya müziği türleri: Axe, carimbo, tropicalismo,
pagode, forro ve zabumba.
- Brezilya’nın etnik olarak en çeşitli olan kenti, Sao
Paulo.
- Sao Paulo’da, Liberdade, Asya mahallesi; Bela Vista,
İtalyan bölgesi; Rua 25 de Março (Praça da Se’nin kuzeydoğusu), Arap mahallesi.
Liberdade’nin metro durağı var; burada büyük pazarlar kuruluyor.
- Brezilya’da araba kaçırma, öyle yaygın ki; gece
karanlığı bastığında, sürücünün kırmızı ışıkta durması, yasal bir zorunluluk
değil; yavaşlaması, zorunluluk. Kimse yoksa, basıp gidiyor.
***
Gitmeden önce, Şili’yle ilgili olarak aldığım notlar,
şöyle:
Gitmeden Önce Şili
- Şili’nin 6,435 km.
sahili var; ama soğuk akıntılar nedeniyle, deniz turizmi için kullanılamıyor
kıyılar.
- Şili, öyle tutucu bir ülke ki, boşanma, Kilise’nin
baskıları nedeniyle, 2004’e kadar yasaktı. İnsanlar, evliliklerini bitirip ayrı
yaşıyor olsalar da, yasal olarak evli görünüyorlardı. Türkiye’nin tutucuları,
buna da el atar belki.
- Şili’nin yerli azınlığı olan Mapucheler, Avrupalılar gelmeden önce İnkalara direnmişler ve sonrasında
Avrupalılara da teslim olmamışlar. Tarihleri bir yazıyı ve hatta bir kitabı hakediyor.
- Şilililerin % 85’i
kentlerde yaşıyor.
- Başkent Santiago’nun
sömürge yapılarının çoğu, depremlerde yıkılmış. (Bu, iyi mi kötü mü?)
- Şili’nin tatilleri: Iquique Deniz Savaşı (Glorias
Navales), 21 Mayıs; Ulusal Birlik Günü (Dia de Unidad Nacional), Eylül’ün ilk
pazarı; Ulusal Bağımsızlık Günü (Dia de la Independencia Nacional), 18 Eylül; Silahlı
Kuvvetler Günü (Dia del Ejercito), 19 Eylül; Columbus Günü (Dia de la Raza), 12
Ekim. Gerisi, (1 Mayıs dışında) dinsel tatil.
- Şili’de, Atacama
Çölü’nde bulunan nitrat, 19. yüzyıldan başlayarak Şili’yi kalkındırıyor.
Nitrat, gübre için kullanılıyor. Daha sonra, nitrattan gelen gelir, yeni
kimyasal tabanlı gübreler nedeniyle, dibe vuruyor.
- İzlenmesi gereken Şilili sinemacılar: Orlando Lubbert,
Andres Wood ve Diego Izquierdo.
- Okunması gereken Şilili yazın insanları: Vicente
Huidobro, Nicanor Parra, Ariel Dorfman, Jose Donoso, Antonio Skarmeta (Il
Postino, Antonio Skarmeta’nın bir romanına dayanıyor), Luis Sepulveda, Marcela
Serrano ve Alberto Fuguet.
- (İnti İllimani, Quilapayun ve Parra dışında) Dinlenmesi
gereken Şili müzikleri: Los Jaivas, Los Prisioneros, La Ley ve La Cueca (Şili
geleneksel dansı).
- Bir sosyalist olarak seçimle iktidara gelip askeri
darbe sonucunda öldürülen devlet başkanı Salvador Allende’nin ülkesi, Şili.
Demirel, 1979’da, Ecevit’e şöyle diyor: “Bunların sonu da Allende gibi olacak.”
Allende ile Ecevit arasında dağlar kadar fark olması bir yana, bu sözler,
Demirel’in ne kadar demokrasiden ve insanlıktan uzak olduğunu bir kez daha
gösteriyor. Sonra da gidip darbeleri Demirel’e soruyorlar. Gülsek mi ağlasak
mı...
- Rüyalarıma giren bir ülkedir Şili. Vietnam’da,
geceleri, Şili sokaklarında yürürdüm sık sık. En sevdiğim birkaç müzik
grubundan biri olan İnti İllimani ve Quilapayun, Şilili. Ama en güzel yerli
parçalarını, Bolivya’dan almış, İnti İllimani.
- Vietnam’da, Şili şaraplarından çok içtim. Hatta Vietnam’daki
en ucuz yabancı şaraplardı Şili’den gelenler; çünkü şarabı Şili’den gönderip
Vietnam’da şişeliyorlardı. Vietnam ve Şili şaraplarının tadı, doğal geliyor artık
bana. Başka bir şarap içince garipsiyorum...
Doğanın Yer Değiştirmesi
İyi yolculuklar diliyorsunuz. Sağolun. 2 saat sonra
yolcuyum. Bu kez, arkamdan, kovayla su dökmeyin; Cem abinin yaptığı gibi,
çiçekleri sulayın; hayvanlara birşeyler yedirin ve onlara su içirin, olmaz mı? Doğanın
bir parçasıyız. Benim yolculuğum, doğanın kendi içinde yer değiştirmesinden
başkaca birşey değildir... Şili’de görüşmek üzere...
Dr.
Ulaş Başar Gezgin
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas
Facebook/Yüzdefteri Yazar
Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
Ulas Basar
Gezgin Okurları: http://www.facebook.com/groups/214939625258670/
Twitter:http://twitter.com/#!/gezginulas
E-mail: ulasbasar@gmail.com
2011 Sonrasındaki Şiirler: http://gezginulas.blogspot.com
Kendi
Sesinden Şiir Kaydı: http://soundcloud.com/ulas-basar-gezgin
Gezgin Kaynakça (Tüm
Yapıtları):
No comments:
Post a Comment